Pazar, Aralık 27, 2009

yay burcu kadını

"en çok, aptal yerine konmaya çalışıldıklarında, iyi niyetleri suistimal edildiğinde ve dürüstlüklerinden şüphe edildiğinde öfkelenirler. böyle durumlarda oklarını kıçınıza zehire batırdıktan sonra, ve bu defa kasten saplarlar."
demiş partizan. çok da doğru söylemiş bence.

Perşembe, Aralık 24, 2009

duruma bakarsak

çok fena içesim var.

Perşembe, Aralık 10, 2009

Sessiz

o kadar çok yolum var ki duramıyorum.
o kadar çok sözüm var ki susamıyorum.
ama aradığım, sessizce duracağım o köşede, hissediyorum.

Salı, Aralık 01, 2009

Uyan

siyah yelkenime dökerdim
mavili pembeli hayalleri
hüznümü hayallerime boğardım
alt ederdim her defasında kederi
aynadaki polyanna prangalardı
içerimdeki felaket tellalını
iyimserliğin kural koyanıydım

bir gece uyandım, ve koştum, çok koştum
boğazım yandı soğuktan
boş ve karanlık evlerde aradım
kimsesizlere sordum umutlanışlarımı
yok dediler, kayboldular ortalıktan
öylece kalakaldım

eskiyi ve eskidekileri arardım
uyku bulutumun kıvrımlarında
bilinçaltı sandıklarımda
herşeyin bir bir kayboluşuna kızardım
üzülürdüm değişimin tekelinde yaşadığıma
sonra uyandım, yanılgıma uyandım

zaman aynı hızla akıyordu
yani bana hızlı ona yavaş
insanlar ölüyordu ve umutlar doğuyordu
kuşlar aynı yöne göçüyordu bir telaş
değişen tek bir şey vardı
ben, zamanı tutmaya çalışmakla meşgul, canhıraş

Pazartesi, Kasım 30, 2009

My Blueberry Nights


"Sometimes we depend on other people as a mirror. To define us, to tell us who we are. And each reflection makes me like myself a little more."

Pazar, Kasım 15, 2009

geri dönüş

üstümü çizip görünmez olsam
gereksiz koşullarımdan
sonuçsuz çabalarımdan
amansız korkularımdan arınsam
anlamsız sözcüklerden
sahte gülümseyişlerden
karanlık niyetlerden
kurtulsam özgür olsam
kasvetli günlerden
omuzlarımdaki yüklerden
kanımda dolaşan endişelerden
hafiflesem bulut olsam
derin duygularımla
umut doluşlarımla
yine eski ben olsam

Salı, Ekim 13, 2009

Ara: Anlam

Bir köşe başında ellerin bağlı
Seyretmektesin süregiden hezeyanı
Kaos, toz, duman ve insan sesi
İçi boş bir meşguliyet kisvesi
Herkes kendi oyununu oynamakta
Gerçek olmadığını bile bile
Ve vazgeçmiyor oynamaktan
Yalnız kaldığında bile
Sebep-sonuç ilişkilerinde
Kar-zarar çelişkilerinde
Küçük hesaplar peşinde
Akıp gidiyor değersiz ömürler
Boşa harcanıyor gizli cevherler
İnsan insanın kurdu
Ve zaman ömrümüzün
Peki neye yaradı
Bekleyerek geçen bunca gün?
Yüce sır nerede gizli
Ve anlam neresinde bütünün?

Cuma, Ekim 02, 2009

Dost Işığı

Mor ayakkabılar ve uyumlu dans adımları
Kırmızı saçlar ve serin ODTÜ rüzgarı
Bir gümüş hızma pırıltısında buluşmak
Beraber aynı yollarda koşmak
Dediği dedik çaldığı düdük
Dudağının kenarında gri bir gülücük
Özgürlüğüne düşkün
Kederine tutkun
Bir derya-deniz derin kişilik
Güneş odalarımın kapısını çaldı
Elinde mor hüzünler
Ve paylaşılacak nice keyifler
Sıcak çikolata ve votka shot
İnsanları anlatan sayısız sıfat
Kıvrak zekası dolandı fikir sarmaşıklarıma
Yoldaşlık etti geç gelen ilhamıma
Saydam duvarlarımı aştı hiç zorlanmadan
Yağmur olup yağdı kurak zamanlarıma
Bir dost ışığı yaktı uzaklarda
Yakıtı kendinden, külü noksan
Umut verdi hep yazbaştan
İyiki doğdun canım dostum
Bir yüreğiz biz, 'bir can'

Pazar, Eylül 27, 2009

Sorgula Bakalım

Kendi kendimle mücadele halindeyim uzun zamandır.
Yoruyor bu tabii. Mutluluk seviyesine de negatif etkiler yapıyor.
Sürekli düşünüp kendime kişisel dönüşüm projeleri hazırlıyorum.
Yarı yollardan dönüşüme daha çok rastlanıyor ama.
Kendim söyleyip kendim söz dinlemiyorum.
Deli olarak bile tanımlanamıyorum bu hesaba göre.
Farkettim ki; yanlış olduğunu düşündüğüm olaylar, haksız olduğunu düşündüğüm kişiler, hayatımda eksik olduğunu düşündüğüm kavramlar gibi türlü çeşitli durum karşısında bende tek bir duygu çıkıyor ortaya: Kızgınlık. Bulmacanın ilk parçası bu.

Şimdilik, sevgili kadim dostum öfkemi şu köşeye bırakıyorum. Bulmacamın ilk parçasını anlamlı hale getirecek ikinci parçayı bulana dek en azından. Sonrası kısmet.

Pazar, Eylül 13, 2009

Yeni dünya

Gecenin son anlarında
Günün ilk ışıklarında
Hüznün kollarında saklı
Yalnızlık perileri
Buz gibi ve korkunç sanırsın
Oysa şefkatli ve saydamdırlar
Üstüne çöken mutsuz bulutlar
Kendi eserindir
Melekler mesul değildir karanlığından
Çık kan kırmızı kuyulardan
Dünyana yeni pencereler açmak
Ne mümkünatsız ne de zor
Bir anlık iş yeniden doğmak
Ne kalbini ne de ruhunu yor
Yalnız ebruli hayaller kur hayata
Pamuk helva umuda sarmala
Duvarlarını gün ışığına boya
Yeni dünya böyle kurulur

Cumartesi, Eylül 12, 2009

Gidelim!









Başka dünyalara uçmak istiyorum
İçinde bulunduğum sınırlı loşluktan
Küçük bir fanus, cansız bir lamba,
Gidiş geliş üç adım
Yeni sonuçlara varmak istiyorum
Arafta kaldım
Umursamazlıkla umutlanmak arasında durmaktayım
Geleceğin belirsiz dalgalarında yüzmek amacım
Merak tozu ellerimde, yüzümde
Tek istediğim keşfetmek
Uçsuz bucaksız menziller alanınca
Başlangıçsız ve sonsuz gidişler boyunca
Bilinmeyenin peşindeyim
Gittiğim yol sürdükçe öğrenmek niyetindeyim
Öğrendiklerimi kuytularda kağıtlara dökmek
Tek ihtiyacım olan
Bir lacivert itici kuvvet
Bana ilham verecek küçük bir işaret

Pazartesi, Ağustos 03, 2009

Kafa Karışıklığı

Bağdaş kurmuş oturuyorum
Soru işeretimin çengelinde
Aklım karmakarışık
Ellerim yüzümde
Zaman ve mekan kayıp
Farklı bir boyuttayım
Bir geldiğim yere bakıyorum
Bir de gittiğim yöne,
Bir kulağımda kalan sözleri tartıyorum
Bir de hissettiklerimi,
Bir şey eksik.
Kalbimin tuvali bulanık
Renklerini seçemiyorum
Hayallerimin hatları belirsiz
Önümü göremiyorum.
Düşünmem ve yazmam,
Dinlemem ve duymam gerek.

Cuma, Temmuz 31, 2009

Beyaz Mendil

hızla açıldı beyaz sayfalar
mavi, yeni bir şehirde
daha iki satır yazılmıştı ki
hafızalardaki anı kütüklerine
sayfalar bir solukta çevrildi
çok çabuk edildi vedalar.
hayatın kısa ve hızlandırılmış
siyah beyaz bir taklidiymişçesine
geldi ve gitti kişiler bu sahnede
dekor aniden değişti
bir bulut burukluk sardı
yarım kalan keyif güneşlerini
bakışlara anlamlar yüklendi
küçük parçalar aklımda birleşiverdi
rüzgarda hüzünle sallandı beyaz bir mendil
ve neşeli bu kısa dönem için
üflendi artık kandil.

Salı, Mayıs 26, 2009

Kuyruklu Yıldız

bir köşede oturup gözlemeli
aynı anda hem dertsizcesine durgun,
hem ereğine biteviye vurgun.
tez sonuç beklemeden emek vermeli,
cevapları bulana kadar sabırdan geçmeli yolun.
uzanır elbet en bilinmezden gelen bir yardım eli,
nazlı bir yıldızın kuyruğunda gelir belki şans meleği.

Salı, Mayıs 05, 2009

Akış ve Huzur

yine yazasım var,
yine sığınağım burası.
gördüklerime şükrederken,
duyduklarımla şanslıyken,
an geçmesin diye dilerken
durağım burası.
ellerimden dökülüyor mısralar yine,
süzüldüğüm yer burası.
aşkla yanmaktayım,
merakta kavrulmaktayım,
derdimin çaresi burası.
yeni sular akıyor üzerimden,
yeni nehirlerde yıkanmaktayım
kendimi keşfederken
huşuya bulanmaktayım
ve ben gece akarken
bu yepyeni evde yalnız
huzur bulmaktayım.

Pazartesi, Mart 09, 2009

Sonraki İstasyon:

Öyle bir yer ki
Orada günler uzun, sıcacık
Sokaklar sardunyalı, tanıdık.
Yeni bir şehir, denizinden çok insanları mavi
Keyif ve huzur mavisi yüzleri.
Bir aydınlık, ilham verici krallık
İç dünya yolculuklarımda dilediğim gibi.
Yeni bir başlangıç duruyor önümde
Yarım bir hayat yeni, yine
Merhaba İzmir, elim sende.

Pazartesi, Şubat 23, 2009

İlham


Biraz hüzün, küçük bir mutluluk
Sıkıntılı bir iç ezilmesi
Ve hafif bir burukluk
Bir tutam deniz kokusu gerek tabii
Gelsin diye ilham melekleri
Kanatları kum rengi.


İnceden eser ılık bir rüzgar
Uçuşur yanımda mavi martılar
Etrafımda bir huzur haresi...
Tanıdık bir his geçer içimden
Hızla kelimeler dökülür kalemimden
Umulmadık, duyulmadık hecelerden.

Zihnim uçuk bir pembeye boyanır o an
Zaman durur, önümde bir pencere açılır,
Derinlikler vadisinin kenarında yürür bulurum kendimi
Sonsuz, sır moru okyanuslarda köpürürüm
Sefoniler çalar içerimde bir yerden
Öyle notalar ki mümkünatsız perdelerden.

Avuçlarımda hissederim o gücü
Zaptedilmez, sebebi de benim, sonucu da ben
Ve herşey kolaylaşıverir, hayat sabun köpüğü
Bulutlara bastığım andır kalemin kağıda ilk düşüşü
Süzülürüm kelimelerce, dünyaya değmeden
Dudaklarımda taze bir şans öpücüğü.

Çarşamba, Şubat 18, 2009

Günün İkramiyesi






Bir kafede oturmuş kahve içerken
Dolaşır kulaklarında keyfekeder
Tatlı İrlanda ezgileri.
Kahvenin dumanı
dans eder
Köpüğünün üzerinde, neşeli.
Masmavi boğaz uzanıp gider gözlerinin önünde
Ve ilk hikayenin satırları kağıt üzerinde
Bir vapur selam eder sana düdüğüyle
Yüksek binalar ardına saklanmış güneş
Bir anda sarı ışınlarını yollar yüzüne
Nazik garson müziğin sesini biraz açar
O anda sevdiğin biri arar
Ve piyangodan bugün sana
İkinci bir emre kadar
Bozulmayacak bir tebessüm çıkar.

Perşembe, Ocak 29, 2009

you just made my day


"The world's a playground. You know that when you are a kid, but somewhere along the way everyone forgets it."
Allison, Yes Man

Çarşamba, Ocak 21, 2009

Yalnızlık

Bugün sözlükte bir aforizma okudum:
"İnsanlar kendilerinden kaçmak için başkalarına saklanır."
ikaruss

Yalnızlık, tam da bu yüzden sevdiğim bir şey. Kendimden kaçmayı da sevmem, başkalarına çakma bir gerçekliği yaşatmayı da. Yine bu yüzden etrafımda tonlarca insan olsun istemem. Kimse benimle kendim arasında tampon olsun istemem.

Yalnız, yalın ve çıplak
Kaçmadan, saklanmadan varolmak.
İşte bunu başarınca insan,
Sade bir huzur
Yalansızca vuku bulur.

Pazartesi, Ocak 19, 2009

Başla

Koşmak istiyorum,
Start almadan önceki hız alma anındayım.
Konuşmak istiyorum,
Kelimenin dilimin ucuna geldiği andayım.
Yazmak istiyorum,
Kalemin kağıda dokunup durduğu andayım.
Doğmak istiyorum,
Şafak sökmeden önceki en karanlık andayım.
Temiz sayfalar uzanıyor önümde.
Yeni renkler farkedilmeyi bekliyor.
Yaşamadığım mekanlar, tanımadığım insanlar...
Bekliyorlar.
Hareketsiz kalmak ilerlemekten daha zorken,
Kıpırdamak için aradığım o kıvılcımı,
Düşlediğim ilhamı bekliyorlar.
Start çizgisinde ayağım...

Başla.