Pazartesi, Aralık 22, 2008

esiş yağış

yağmurlu havanın gri sessizliği hakim güne.
burnumda kahve kokusu,
radyodan gelen yumuşak bir nağme.
sıcacık evde oturmuş okumaktayım.
gözümün önünde insanlar, hayatları, lafları
herşey karışıp, bulanıp, kaynaşmakta.
her kafadan bir ses çıkıyor, ben izliyorum.
kendimi aklımın çok kollu terazisinde tartıyorum.
durgun huzur kefesi ağır basmakta.
dik duruş kefesi hakeza.
donuk umut kefesi var, dengede.
bekle ve gör kefesi aynı değerde.
sıkı can kefesi hafif çekmiş.
serbest salınım kefesi de yükselmiş.
uzun yolun molası da uzun olmuş demek ki.
silkinip yola devam etmeli.

Perşembe, Aralık 18, 2008

meraklı küçük masal

bir varmış, bir yokmuş.
ummadığım yerlerde, bilinmez şehirlerde
adı bilinmedik, yüzü görülmedik
hayali kahramanlar yaşarmış.
düşünce balonuma düzenli uğrarlarmış.

işte bugün onlara selam edesim geldi.

Pazar, Aralık 07, 2008

durum raporu

koskoca bi kahkaha biriktirmişim içimde,
yeni farkettim. ha patladı, ha patlayacak.
durumdan memnunum, bekliyorum.
evet.

Cuma, Kasım 28, 2008

bugün

benim doğum günüm. Mutlulukla karışık burukluk. Yaşlanıyorum.
Ama karar verdim, bugünden başlayarak her yeni yaşımda; mutsuzluk alışkanlığıma, burukluğuma ve hatta zamanla gelecek buruşukluğuma rağmen minnettar olacağım, bir yılı daha yaşama şerefine eriştiğim için.

Kendi kendime hediye alıp şımaracağım. Kasım havasını içime çekip, yıldızlara bakacağım, evrenin bir parçası olduğumu hatırlayıp gülümseyeceğim. Mevzuyu depresyon sebebi yapma akımına inat.

Hoşgeldin 27.

Cuma, Kasım 21, 2008

c

a, b, c ve d içinde en çok c'yi seviyorum ben.
diğerleri gibi tok ve kulak okşayıcı değil diye galiba.
ya da sadece onlardan farklı olduğundan.
sıradan olan neyi sevmişim ki?

Cumartesi, Kasım 15, 2008

the enlightenment in the pain

he's there in the dark,
he's there in my heart,
he waits in the winds
he's gotta play a part.
trouble is a friend, yeah trouble is a friend of mine.

Lenka - Trouble is a friend

Perşembe, Kasım 13, 2008

Büyümek

Küçücük görünmez bir kutunun
İçinde oturuyorum,
Gözlerim kapalı,
Sıkışmışım.
İstanbul'u dinliyorum ama faydasız,
Duyamıyorum.
Kulaklarımda iç sıkıntısının uğultusu.

Ayaklarımın yerden kesildiği zamanlar
Ne kadar geride kalmış...
Ne zaman akmış kör olasıca vakit?
Ben ne zaman büyümüşüm?
Neredeymişim o güzel his kapıma son kez uğrarken?
Son kez olduğundan niye habersizmişim?

Ne kadar körüz, dünyanın aptal misafirleri
Bedenimiz dahi geçiciyken
Kalıcı sanıyoruz herşeyi.
Ama durmuyor hiçbirşey,
Kalan sadece izleri..
Büyüdükçe görüyorum ki
Herşey,
Zamanın başı çektiği bir kafilenin üyesi,
Gözlerimizin önünden
Hızla geçip giden
Bir hayal silsilesi.

Salı, Kasım 04, 2008

26. Yaş Kararları

Umduğum gibi gelişmeyen olaylardan kelli karnımda peyda olan iç sıkıntısının, hiç haketmedikleri halde, sırf ya(kı)nıma denk geldikleri için ruh halimde rol oynayan insanların etki alanının, bir de iç seslerimden beni en çok eleştirenin
"yaş haddim"den emekli edilmesine karar verilmiştir.

Cuma, Ekim 17, 2008

İnsanlar

yordunuz beni.

Pazartesi, Eylül 22, 2008

2 ara 1 dere

Rakamlar mı
bana beni daha iyi ifade ettiriyor,
sözcükler mi,
kararsızım.

Çarşamba, Eylül 17, 2008

İyi ki Varsın!






Bugün
Gözümün bebeğinin doğum günü
İçimde
Özlemle umudun düğümü..
İyi ki doğdun gamzelim de
Gördüm dünyada bir karındaşımın olduğu
O mutlu günü...

Bodrum Bodrum








Pembe hayal parçaları
Topladım sokaklarından,
Yanyana koyup birbirine uydurdum.
Aklımdaki yap-bozun
Eksik parçasını buldum..
Masmavi denizin
Ağına takılmış
Beyaz kibrit kutusu evler,
Kıpkırmızı bir gurup,
Huzurum demir attı
Yelkenliler koyuna..
İçimdeki gürültüyü
Barlarında susturdum,
Nicedir aradığım
Geçmiş zaman tanesini
Arnavut kaldırımlarında buldum.
Yüreğimde boşalttığım
Mutluluk hanesini
Mavi boncuklarıyla doldurdum.
Üzüntümün bağlarını
Bu Eylül kollarında bozdum..

Bambaşkasın be Bodrum!

Çarşamba, Eylül 03, 2008

Kuru Gürültü

Bu aralar iç seslerim post-modern caz tadında. Ritmini bir türlü yakalayamadığım, bir an ruhumu okşarken, diğerinde kafamı "içten içe" şişiren bu sesler uykumun en tatlı anına atılan bir çimdik, midemde bir anda peyda olan küçük, zararsız ama gıcık bir kasılmacık halinde hayat bulmakta...
Yorgunluğum geçsin artık.

Cuma, Haziran 27, 2008

Yalnızlık Ömür Boyu

Parmaklarımın arasından akıp gidiyor kum taneleri
Saatin tik-taklarına boğuluyor zaman
Yıllar içinde değişiyor yüzüm, yüz ifadelerim..
Bir zamanlar kolumdaki insanlar kayıp,
Nerede birlikte güldüklerim?
Hissettiklerim farklı,
Bambaşka algılamayı seçtiklerim..
İleri gidiyor herşey
Bilinmez bizi bekler
Görünen o ki
Yolculuk tek başına,
Yol uzun,
Geri dönüş yok.

Çarşamba, Haziran 11, 2008

Kara Mizah

Pencerelerimin çerçevelerini
Kırsam içim ferahlayacak,
Algılarım kısıttan
Ruhum dardan kurtulacak.

Keyfin boynuna geçirdiğim
İlmeği sökmem lazım,
Vardığım sonuçları
Bir bir unutmam lazım.

Belki o zaman değişir
İç dünyamın renkleri,
Boğarım bir kaşık suda
İçimdeki kederi.

Üzülmekten sıkılmış
Ruhun isyanıdır bu,
Çocuk şiirine dönmüş
Durumumun bokluğu.

Pazar, Haziran 08, 2008

Ağırlık


Hayal kırıklarının kalbine batmasıdır.

Hafiflik


Anlaşılmak ve önemsenmektir.

Perşembe, Haziran 05, 2008

Mutluluklar

Dalgaların düğününe
Yakamoz gelmiş bu gece
Biri gülüp söyledikçe
Diğeri ışıldıyor
Denizle ay kavuşmuş
Siyah beyaz bir filmden
Parlak bir kare olmuş
İçim huzur doluyor
İçim hüzün doluyor

Çarşamba, Mayıs 28, 2008

Soru



Yetinebilme yetisine ne denir?

Eski Fotoğraflar

Ben çocukken "noktaları birleştirin" bulmacalarını çok severdim. İlk bakışta göremediğini biraz emek verince görürdü insan. Bulmacadaki her bir nokta resmin bir parçası, birbirinin tümleyeniydi. Eski fotoğraflara bakmak da aynı hissi veriyor şimdi, her biri geçmişime ait bir nokta sanki. Onlara bakınca noktalar zihnimde birleşiveriyor, ve ben sadece fotoğraftaki ana değil, o zamanki bana geri dönüyorum; o zamanki hayatıma ve o zamanki tanımlarıma, yorumlarıma. O zamanlar hayattan ne anladığımı gösteren akıl resmime bakar buluyorum kendimi. İşte bu, pencereleri açıp odayı havalandırmak gibi iyi geliyor bana.

Salı, Nisan 29, 2008

Bilmece







Anlamları
Süslü sözler arkasına saklamak
Metaforlardan metafor beğenmek
Büyüklere masallar
Düşünene bulmacalar yaratmak
Donkişotluğa soyunmak
Ben burdayım diye bağırmak
İç daraltısına deva
Seyahate susamış ruha sefa
Evet bildiniz, cevap: yazmak!

Perşembe, Nisan 24, 2008

İçinizde kaç koridor var?

*Görmeden sezer misiniz dolunayı, ayın dolduğunu?
-Sezmek yetmiyor, görmek de gerekiyor.

*Ertelediklerim öylece beklerler mi?
-Ertelediklerimin beni bekleyeceğini bildiğim için ertelerim zaten.

*Biri olsun, sizden bir şey istemesin, olur mu?
-Ancak ben bir şey istemesini istersem...

*Kırar mısınız?
-Kıran ben olsam bile kırılırım.

*Herşeyi bırakıp gitme olasılığınız var mı?
-Olasılıklar daima var.

*Herkesten geç gördüğünüz nedir?
-Kendi yansımam.

*Kaçırdığınız fırsat içinizde zonklar mı?
-Kaçmışsa benim gözümde fırsat değildir.

*Zedeler misiniz yanınınızdakini?
-Daima.

*Yegane sanıyor musunuz kendinizi?
-Herkes gibi...

212 Soru
Enis Batur ve Aylin Sökmen'den...

Yakamozun Şerefine










Ay ışığı yıka hüznümü,
Çöz kalbimi sıkan düğümü.
Belirsizliklerden kurtar beni
Sakla gördüklerimi...
Altı üstüne gelmiş bilincime
Su yüzüne çıkmış kederime
Vur yaldızdan zincirini
Geri getir sevincimi,
Yok sayabilme yetisini.
Unutabilmek neden zor?
Üstünü çizmek kalp kırıklıklarının?
Yaraları zaman mı iyileştiriyor?
Neden dönüşü yok yollarının?
Ay ışığı al hafızamı götür,
Anlatamadıklarımı götür,
Süpür hayal kırıklarımı
Ört üstüme ışıltını.
Bırak dinlensin zihnim
Kurtulsun sıkan elinden kalbim
Sade yaşasın, sadece atsın
Unutsun geri kalanını.

Cumartesi, Nisan 19, 2008

Remembrance

"Memory is a wonderful thing,
if you don't have to deal with the past.”

Before Sunset...

Cuma, Nisan 18, 2008

Arayış






Yoldayım
Dere tepe düz
Yürüyorum
Gece gündüz
Yaklaşmakta mıyım, uzaklaşmakta mı
Bilmiyorum.
Sükutum altın
Sözüm gümüş.
Fikirler arasında üşümüş
Sözcükler arasında büyümüş dimağım
Gemime yelken
Zihinden zihine yolculuk ediyorum.
Her durağımda yeni bir ses
Her limanda yeni nefes
Kulak veriyorum.
Okuyorum
Yazıyorum
Durmadan soru soruyorum.
Aslında ben
Bitmeden
Tükenmeden
Kendimi arıyorum.

Pazar, Nisan 13, 2008

Home Sweet Home

Güneş ışığı, dalga sesi
Ilık iklim, deniz kokusu
Cocukluğumun coşkusu
Özlediğim yemekler, özlediğim sesler
Eve dönmek güzel şey..

Cumartesi, Mart 29, 2008

Üc aylik iskence

Bugün
itibariyle
bitmistir.

Perşembe, Mart 27, 2008

Ic Dünyamda Mistik Misafir

Gunes'in batisi beyazdir.
Rengini aldigi solgun yuzeyin ortasinda bir hizma parlar.
Catik kaslar karamsar goruntuyu butunler.
Giyecegi mor cizmeler bile kendi renginden katamazlar.

Gunes'in dogusu siyahtir.
Uzerine kirmizi ve gri pastel karakterler dokulur.
Kimileri kafiyeli, kimileri kafiyesiz siralanirlar.
Cogu zaman kifayetsiz kalirlar.

Ogle saatleriyse toz pembedir.
Bir oraya, bir buraya kosturur durur.
Berlin'de bu zamanlar hava cok soguktur.
Hep onun icinde kalayim der ve hayatina devam eder.


by
fermata in mistic air


Benim bundan anladigim,

Ic dünya yolculari icin
Mesafeler anlamsizdir.
Iyiki de öyledir.

Cumartesi, Mart 22, 2008

Do-Re-Mi

Farkettim de, aniden sustugunda kulagima calinan bir melodi, yalnizligim yüzüme carpiliyor sanki, ruhum üsüyor. Kim demis müzik ruhun gidasidir diye? Müzik ruhun sicak yuvasidir bence!

Pazar, Mart 16, 2008

Ukalalik Serisi 4. Bölüm

Mecburiyetler
Kara bir kaya altinda ezilmekse
Bedenin yorgun, ruhun isyankar
Hayaller
Pembe bir buluta cikip ucmaktir,
Yüregin hafif
Zaman kayip
Huzurun payidar.

Apollon*'dan Masallar

Biz mi ucaklara düsmaniz
Ucaklar mi bizden kaciyor anlamadim.
Zamani tutayim diye paralandim
Tutamadim.
Bir de üstüne dalginliktan ne börekler yaktim.
Neyse ki Belcikali Truffe'lerim vardi
Kapima birakilmis
Kapim calinmadan kacilmis.
Ya da dost renklerle bilincalti resimlerim
Ben bilmeden yapilmis.
Zaman ucup gitse de,
Aslolan cocukca, sorumsuzca, hesapsiz
Anda mutlu olmakmis.

Special thanks to: *

Cumartesi, Mart 15, 2008

Alacak

Yol kenarindaki
Yagmur mazgallarini
Kumbara sanip
Harcligimi atardim
Bu yüzden en cok
Denizden alacakliyim.

Sunay Akin

Cuma, Mart 14, 2008

Anneme...

Annemin 43. dogum günü bugün.. Hayatina o kadar erken girmisim ki, beraber büyüdük der hep. Beraber yaslanalim istiyorum ben de, nasil beraber büyüdüysek. Cocukken her hareketini izler, herseyini cok begenirdim, onun gibi olmaya o zaman karar verdim. Her kiz cocugu gibi :) Daha konusmaya basladigim gün siralamaya basladigim bitmek tükenmek bilmeyen sorularima hep akilci cevaplar verir, tüm gevezeligime ragmen sabirla beni dinlerdi, kücük dünyama girmesi hicbir zaman zor olmadi.

Cocuk ruhumun pembe ülkesinde, zamansiz, kosulsuz saltanat sahibi, nur yüzlü kralicem, hayatimin her dönüm noktasinda yol gösterenim, emniyetli siginagim, süt limanim..
Ben de bir gün anne olursam, umarim senin gibi bir anne olurum canim annem, iyiki dogdun..
Bana bu siiri ezberletmistin hani, ama ben onu her okudugumda ikinci kitada hickirmaya baslar, siir bitince de sana sarilip aglardim. Ne icli cocukmusum dimi? :)

Annecigim seni ben
Ciceklerden yemisten
Sari sacli bebekten
Canimdan cok severim

Gitme hep yanimda kal
Beni kollarina al
Pembe gülden daha al
Yanagindan öperim...

Burnunun dibi

"En uzak mesafe ne Afrika'dir,
Ne Cin,
ne Hindistan,
Ne seyyareler
Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan.
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir

Birbirini anlamayan."

Demis sarap dostu bir sair.
Bir düsünür de kafa yormus buna dair
Fikirlerini yastik alti yapmis
Eflatun dünyasinda uyumus uyanmis
Demis uzak olan katedemedigindir,
Yakin olsa da varamazsin zahir.

Tuhaf kiz hak vermis düsünüre
Yer acmis balonunda bu fikre
Düsünmüs tasinmis,
Gülümsemis kendi kendine.
Cünkü anlayip anlatabildiginde insan,
Dünyanin bir ucu burnunun dibidir inan.

Perşembe, Mart 13, 2008

İz birakabilmek

Su dünyada,
Baska hayatlarda,
Havada, suda, toprakta.
Bütün ugrasimiz,
(B)iz kalsin diye degil mi?

Salı, Mart 11, 2008

Evvel zaman icinde

Genis zamanin hikayesi icimi isitir, istek kipi sıkıntılıdır.
Simdiki zaman sikayet kutusu, mis'li gecmis dedikoduludur.
Gelecek zamanin varligi, dilek sarttan sorulur.

Pazartesi, Mart 10, 2008

Huzur



Gün isigi, kus civildamasi midir;
dost isigi, ruh civildamasi mi?

Pazar, Mart 09, 2008

Thesis Drunk!



"Bir de sarhosken deneyeyim"
girisimini anlatir.

Thesis Christ!



Tez yazarken tecrübe edilen
sabir tasmasini anlatir.

Special Thanks to: FiMA

Cumartesi, Mart 08, 2008

Ukalalik Serisi 3. Bölüm

Sehir insanlarinin modern zaman hikayelerinde strestir adi. Sanki yeni bir kavrammis gibi. Halbuki ruh yorgunlugu insanligin varolusuyla yasittir. Insan ruhu yorulmaya hep savunmasiz, yorgunlugunu yorumlamaya hep hevesli olmustur cünkü.

Cuma, Mart 07, 2008

Sükut

Söylesem tesiri yok,
sussam gönül razi degil...
Fuzuli

Esin(ti)



Bos parfüm siselerinden vazgecemeyisim,
kapaklarini aralayinca
burnuma esen koku kalintisinda
sayisiz anlar,
sayisiz anilar bulusumdandir.

Perşembe, Mart 06, 2008

Hasret


Havasi desem solunmaz,
suyu desem icilmez.
Ruhunu özledim ruhunu...

Ayna ayna söyle bana...

George Herbert demis ki: "En iyi ayna eski bir dosttur." Sevdim bu deyisi. O zaman dostluk, iki tarafi parlak, sirsiz, tilsimli bir aynadir. Kolay bulunmaz. Iki kisi olmadan da ayakta durmaz.

Çarşamba, Mart 05, 2008

Berlin'de Gece

Delusion Angel

Daydream delusion, limousine eyelash
Oh baby with your pretty face
Drop a tear in my wineglass
Look at those big eyes
See what you mean to me
Sweet-cakes and milkshakes
I'm a delusion angel
I'm a fantasy parade
I want you to know what I think
Don't want you to guess anymore
You have no idea where I came from
We have no idea where we're going
Latched in life
Like branches in a river
Flowing downstream
Caught in the current
I carry you
You'll carry me
That's how it could be
Don't you know me?
Don't you know me by now?

David Jewell

Before Sunrise...

Salı, Mart 04, 2008

Ukalalik Serisi 2. Bölüm



Insanin "kendi"si
birbirine zit iki icsesten ibaret
degil midir? Evet öyledir.

Ukalalik Serisi 1. Bölüm

Kendinden kacmanin en iyi yolu kendinle barismaktir.

One Art

The art of losing isn't hard to master;
so many things seem filled with the intent
to be lost that their loss is no disaster.

Lose something every day. Accept the fluster
of lost door keys, the hour badly spent.
The art of losing isn't hard to master.

Then practice losing farther, losing faster:
places, and names, and where it was you meant
to travel. None of these will bring disaster.

I lost my mother's watch. And look! my last, or
next-to-last, of three loved houses went.
The art of losing isn't hard to master.

I lost two cities, lovely ones. And, vaster,
some realms I owned, two rivers, a continent.
I miss them, but it wasn't a disaster.

Even losing you (the joking voice, a gesture
I love) I shan't have lied. It's evident
the art of losing's not too hard to master
though it may look like (Write it!) like disaster.

Elizabeth Bishop

Firsat Dünyasi



Kapilari kapamak neden bu kadar zor,
cokluklari ruhunu yorarken?
Posted by Picasa

Zamanda Yolculuk


Saatlerden nefret ediyorum... Ardimda biraktiklarim beklemekle gectigi icin mi, önümde uzananlara hayallerim sigmayacak diye korkmaktan mi bilmem..